3 Mayıs 2015 Pazar

KURTLAR VADİSİ ERGENEKON'DUR.‏
TÜRK'ÜN KİMLİĞİ= Türk ismi tarihte, bu biçim ile ilkin 551'de Büyük Türk Hakanlığını (Gök Türkler)kuran bir kabilenin adı olarak görülür. Çin ve Moğol kaynaklarında, devlet kurucu Bumin Kağan ile kardeşi İstemi Han'ın çıktığı kabile ve onun çevresindeki toplum Türk olarak adlandırılır. Moğolca Türküt, Türkler demektir. Çinliler de aynı topluma Tu-kie demektedir. Buna ilişkin bilgiler büyük Sovyet tarihçisi Prof. L.N. Gumilev’in "Eski Türkler "adlı kitabında ayrıntısıyla verilmektedir... Prof. Gumilev Hun Türkeri'nin kalıntılarını da kullanarak bir imparatorluk yaratan Türk kabilesini Çinlilerin "A-shih-na" diye adlandırdığını ortaya koyuyor. A-shih-na AÇİNA/AŞİNA diye okunur. Açına Çince "ASİL KURT"demektir..Yani Büyük Türk hakanlığını kuran boy, AÇİNA, yani ASİL KURT adı ile anılmaktadır. Daha sonra Çin’le Türklerin savaşında, Çinliler Türker’e saldırırken, askere "KURTLARI öldürün !" diye komut vermektedirler. Açına boyu, Hun devletinin yıkılışından sonra, 438 dolayında Çin'in batısından kaçmış ve Gabi Çölü'nü güney ucundan geçerek Altay Dağları’nın güney eteklerine yerleşmiştir.Bunların sığındıkları bölge "ERGENEKON" adı ile anılmaktadır ve anlamı da Yüksek Yamaç'tır.500 çadırlık bir boy olan Açinaların, Orta Asya göçebe kabileleri arasında demiri işleyen ilk kabile olmasıdır. Hayatın ve savaşın temeli olan demir işletmesi ve endüstrisi, Açinaların Altay'dan Urallara kadar saçılmış olan Türk dili kabileler üstünde egemenliklerini yaratmıştır.  Çünkü o dönemin teknolojik üstünlüğü, demiri, işleme ile ortaya çıkmıştır. Yapılan kazılarda elde edilen demir eşyalar; Açına ustalarının, demiri, bugün çok yüksek ısıda elde edilen kaliteli demir kadar üstün biçimde elde ettiklerini ortaya koymaktadır. İşte Türklerin Mançurya'dan tutun da Fransa'ya kadar uzanan Kuzey Avrasya bozkırlarına yüzlerce yıl egemen olmalarının sırrı bu teknolojik üstünlükle mümkün olmuştur. Bu satırların yazarı da, demirci Türkmenlerin Anadolu'da bu işi sürdüren torunlarından İsmail Usta’nın torunudur. Dedem İsmail usta da demiri, hamur gibi işler, ondan kilitten baltaya, sacayağından çıngırağa, pulluk demirinden çakmağa, maşadan küreğe kadar aklınıza ne gelirse her şeyi yapardı. Bu da AÇİNA, yani ASİL KURT soyunun ana mesleği idi. Kurt, kurucu ve kutsal sembol olarak, Türk ordularının tuğlarında altından yapılmış alem olarak doğudan batıya taşınmıştır. KÖKTÜRK imparatorluğu dediğimiz AÇİNA İmparatorluğu'nun Hunlardan sonra İstemi Kağan'ın ordularının gücüyle yeniden Kuzey Karadeniz’e kadar yayıldığını biliyoruz.Batı Türk Hakanlığı içindeki Türk boyları da savaşta kurt gibi ulurlardı. Büyük Macar Türkolog’un Rasonyi, Türk boyu Kumanlar üzerine yaptığı incelemede; bu Türk kabilesinin Macaristan bölgesinde düşmana saldırırken kurtlar gibi uluduklarını sık sık vurgular. Bu gün, Kurtlar Vadisi, halk tabakaları arasında merak uyandırıyor ise ismindeki bu tarihsel büyüden de ayrı bir çekim yaratmaktadır. Kurt ve Ergenekon kavramını sadece MİLLİYETCİLİK/IRKCILIK gibi göstermeye uğraşanlar; her milletin kendi kökleri ile sürekli bir alışveriş içinde olduğunu bilmeyen sosyoloji cahilidirler. Sosyal psikoloji ve genetik ilişkilerini dikkatlice araştıranlar; bu milletin büyük değişim geçirmesine karşın, Kökenine derinden ve görünmez güçlü bağlarla bağlı olduğunu anlar. Bunu anladığımız zaman; Türkiye’deki siyaset ve kültür tartışmaları da daha akılcı, verimli hale gelir. Gazetelerde köşe kapatanlara ve televizyonda ahkâm kesenlere tavsiyem şudur; Önce şu milletin tarihini iyi öğrenin ondan sonra yazın; konuşun sevgi ile kalın...
Bülten ATAÇ
Strateji Geliştirme ve Güvenlik uzmanı
                      

Hiç yorum yok: